BASIN DUYURUSU

TÜGİAD’DAN STK’LARA TERÖRE KARŞI BİRLİK ÇAĞRISI :
“Dağınık ve Sessiz kalmamız tehlikeli”
TÜGİAD olarak son dönemde hızla artan hain terör saldırılarını Türkiye’nin geleceği adına büyük bir endişe içinde izlemekteyiz.
2023’de “Dünya’nın en büyük 10 Ekonomisi” arasına girmeyi hedefleyen ve 27 yıldır teröre çare bulamayan Türkiye zor bir süreçten geçiyor.
Yine, 27 yıldır terör cinayetleri sonrası kamuoyu nezdinde yapılan standart kınama ve intikam alma demeçlerine rağmen hükümetlerin çözüme yönelik hiçbir ilerleme kaydedememiş olması da bizlere acı veriyor.
Bu dönemde siyasi temsilcilerin yanı sıra toplumun çıkarlarını gözeten ve sesini duyuran biz STK’lara da büyük görev düşüyor. Tüm STK’ların bir araya gelerek seslerini daha gür çıkarmaları gereken bu dönemde STK’ların terör ve anayasa değişikliği ile ilgili görüş bildirmeleri, fikirlerini paylaşmalarını ve siyasi partilerle iletişim halinde olmalarını elzem buluyoruz.
TÜGİAD olarak anayasal düzenlemelerde STK’ların öncü olmaları konusunda tavrımızda ısrarcıyız. Türkiye’nin “görüş bildiren, çözüm öneren ve birlikte hareket etme yeteneğine sahip” STK’lara ihtiyacı var.
Bu bağlamda, Doğu Afrika’daki insanlık dramı ve Filistin konularında olduğu gibi “Topraklarımızda akan kana isyan etmek, sivil çözümler geliştirmek ve Teröre karşı tek ses olmak ” amacıyla Sivil Toplum Kuruluşları’nın birlik olması ve bir demokratik tepki platformu oluşturulmasını talep ediyoruz.
SESSİZ KALMAMIZ TEHLİKELİ !
STK’lar olarak, bugün yaşananlara sessiz kalmamız yarın üzerinde uzlaşamayacağımız birçok düzenlemeyi şimdiden kabul etmemiz anlamına gelir.
STK’ların gerçek anlamda işlevi demokrasinin ve sosyal sorunların sözcüsü olmalarıdır.
TÜGİAD olarak tüm STK’ların görüşlerini duyurmasını istiyoruz. Bu konuda miladi bir süreci başlatıyoruz. STK’lar olarak kendi içimizde özellikle anayasa değişikliği ile ilgili yapılacak düzenlemeleri ele almalı, bu konuda reel sektörün özellikle siyasi, ekonomik ve sosyal konularda görüşlerini dile getirmeli ve bunları oluşturacak platformlarda siyasi partilerle ve Meclis’le paylaşmalıyız.
Terör ve acılarının Türkiye’ye getirdiği büyük sıkıntıların sonuçları ortadadır. Bu konuda özellikle dış dünyada yaşadığımız sıkıntıları daha gür bir sesle duyurmalıyız.
STK’lar olarak yurtdışındaki paydaşlarımız ve kullanabileceğimiz tüm medya araçlarıyla bu konudaki hassasiyetimizi dile getirmeli, “tepki göstermeliyiz”. Türkiye’nin haklılığını daha büyük bir güçle Dünya kamuoyuyla paylaşmalıyız. Terörün evrensel bir suç olduğu, dünyanın buna karşı önlem aldığı bir dönemde daha aktif şekilde sesimizi duyurmalıyız.
Türk demokrasisinin vazgeçilmez unsurlarından olan TBMM, bu dönem sancılı bir şekilde çalışmalarına başladı. Toplumsal hoşgörünün ve uzlaşmanın ve demokratik kültürün yerleşmesi açısından TBMM’ye büyük görevler düşmektedir.
Türkiye’nin aydınlık geleceği ve terörün tamamen ortadan kaldırılması için çözümün tek adresi olan TBMM’de bizim oylarımız ile göreve gelen Milletvekilleri’nin, siyasi partilerin savaşçı aktörleri değil, bir birey olarak ortak akıl üretmeleri, bizlerin ve çocuklarımızın geleceğini yakından ilgilendiren bu konularda fikir üretmeye, çözüm geliştirmeye gayret etmeleri, bunu yaparken de toplumsal ve sosyal refah için çalışan Sivil Toplum Örgütleri’nin görüşlerini almaları gerektiğine inanıyoruz.
Ekonomik büyüklük olarak Dünya’nın 10uncu büyük ekonomisi olmayı hedeflerken, Nikaragua, Tanzanya, Sierra Leone ile aynı gurupta “Hibrid Demokrasi” olarak anılmak ve Dünya Demokrasi Endeksi’nde 89uncu sırada yer almak istemiyoruz.
Demokratik, sivil, insan haklarını gözeten ve koruyan, tüm Türkiye’yi barışa ve birlik olmaya davet eden çağdaş bir Yeni Anayasa istiyoruz.